Bu sohbete gönderdiğiniz mesajlar ve yaptığınız aramalar artık uçtan uca şifrelemeyle korunmaktadır.

: Merhaba Ümit Sanlav ? Görüşlerini gazetelerden okuyorum, sorularım birikiyor. Çevrimiçi görmüşken cevapları alayım istiyorum. Dijital Karga ile WhatsApp Röportajı’na var mısın?

: VARIM DİYOR!

: Sabah sabah nereden çıktın deme ? Olayım bu. Enerjik de gördüm seni. Ümit Sanlav dijital medya ile nasıl tanıştı? Hikâyesini okurlarımla paylaşmak isterim.

: Bizler aslında x kuşağıyız. Kuşak kavramım doğum yılları ile değil, yaşanmışlıklarla örtüşmekte.

: Yani bizler, radyodan TV’ye, siyah beyaz televizyondan renkli televizyona geçişi yaşamış, anneleri merdaneli çamaşır makinalarına ellerini sıkıştırmış ve o meşhur yürüyen çamaşır makinalarına şahit olmuş bir nesiliz. Korkmayın Cem Yılmaz esprisi yapmayacağım zira o kadar kusursuz bir komedyen ki; kendisinden başka hiçbir ağıza oturmuyor o espriler 😉

: Bu da beraberinde bir takım zorluklar getirmekte ve bu zorlukların en önemlisi de;
“Dijital dünyaya, günümüzün dijital dönüşümüne, ayak uydurabilmektir.”

: 1992 yılından bu yana medya dünyasının (kameramanlıktan yapımcı ve yönetmenliğe kadar her alanında) içinde bulunan bendeniz, Yıldız teknik Üniversitesi Basında Sorumlu rektör Danışmanlığı, özel kolejler ve eğitim kurumlarında kurumsal iletişim Müdürlüğü yaptım. Medya ve PR’ın teknikten, yapım süreçlerine kadar bu denli içinde yer alan birinin bu dijitalleşme sürecinin dışında kalması mümkün değildi.

: Dijital dönüşümü bilmem ama teknolojinin dönüşümüne iyi şahit olmuşsun ? Cem Yılmaz kulakların çınlasın!

: 😉

: Nitekim 2014 yılında sosyal medyaya dair yazılmış ilk eser olan “Sosyal Medya Savaşları” kitabını yazarken,

: Kendinden bahseder misin okurlarım için diyecektim tam da ?

: Gazeteciliğin, medyanın ve iletişimin geleceği noktayı önceden görmem ve sosyal medyanın bir gün tüm bu iletişim tarzlarının önüne geçeceğini fark etmem, dönüm noktam oldu diyebilirim.

: Bahsettik ama biraz daha derine inelim o zaman 😉

: İnelim, uçalım?

: Ben, tüm ailem, dedelerim dahil olmak üzere Sarıyerliyiz. Sarıyer’de doğduk, büyüdük, okuduk, evlendik, çoluk çocuk sahibi olduk.

: Sarıyer dışında hiçbir zaman hiçbir takım tutmadık 🙂

: Sarıyer dediğim Fener’i yendiğinde milyarlık eşekler diye manşet attıran, Galatasaray’ın 8 sene boyunca yenemediği, hani 3 büyükler tabiri vardır ya; işte o yılların 4. büyüğü olan takım.

: Halen o yıllardan kalan bir sevda ile bağlıyız Sarıyer’e, havasına, suyuna, denizine, takımına.

: Medyanın hizmet veren sektöründen hizmet alan sektörüne geçişim Yıldız Teknik Üniversitesi ile oldu. O yıllarda, sosyal medya savaşları kitabını yazdım. Yine o yıllarda başlayan “Eğitim Teknolojileri Zirvemizin” 4.’sünü bu yıl düzenledik ve hemen ertesi gün 5.’sinin hazırlıklarına başladık.

: Daha sonra da eğitim sektöründe yöneticilik görevlerinde bulundum ve halen İBB şirketlerinden
İSTTELKOM A.Ş.‘de medya ve PR yönetmeni olarak görev yapmaktayım.

: Çok hızlı gidiyorsun, konular bitecek hemen ? Bu kadar bilgiyi tek seferde diskime atamam ?

: Bende konu çok 😉

: PR ve medya ile aran iyi gördüğüm kadarıyla. Dijital ekosistemde PR ve medyayı yeniden tanımlaman mümkün mü?

: Ne olacak bu fenerin halinden girer, Beşiktaş şampiyon olur mu’ya kadar vardırırız merak etme 🙂

: Geleneksel medya ile internet medyanın halef-selef ilişkisine şahit olmaktayız bu günlerde. Önceleri rekabet halindeydiler. Geleneksel medya enstrümanları (gazeteler, dergiler, radyo ve tv) sosyal medyayı uzun süre görmezden geldi. Ya önemsemediler gerçekten, ya da çok önemseyerek, ikinci plana düşecekleri zamanı mümkün olduğunca ertelemek için. Sonunda orta yol bulunarak tüm mecralar birlikte hareket etmeye başladı.

: Geleneksel medyadan yapılan yayınlar, sosyal medya ile desteklenerek etkileşimleri arttırıldı. İnteraktif bir iletişim ile vatandaşlar da olayın içine çekildi. Yani sosyal medya tabiri tam olarak geleneksel medyayı da daha sosyal, daha interaktif, daha reel bir çizgiye çekti.

: Sosyal medya ile 12’den vurursunuz başlıklı bir çalışmam var. İlk kez sizinle paylaşayım uygun görürseniz değerlendirirsiniz. (Henüz ulusal basınla da paylaşmadım.)

: Bitti herhalde söyleşi hadi hoşçakal ??????

: Tekrardan görüşmek üzere demek isterdim ama daha yeni başlıyoruz ?

: ?

: Marka ve ajanslar arasındaki iletişimi nasıl değerlendiriyorsun? Son zamanlarda bolca krize şahit olduk.

: Markalar çalışacakları ajansları çok iyi seçmeli.

: Güvenilirliği, sadakati, becerisi, algısı ve en önemlisi de firmayı anlaması anlamında etkin bir kurum olmalı. Sadakat noktasında sorun olursa; siz yurt dışındayken, başka bir firmadan sizden aldığını iki katı fiyatına bir çalışma ile sizin marka algınızı yerle bir edecek bir çalışmaya imza atarak sizi bitirebilir. Ya da farlı oluşumlara ve amaçlara destek vererek, kendi nihai ve hain bir planı var ise; onu uygulamaya koyabilir.

: Beceriksiz ve ufku dar bir firma ise; yılların birikimini bir tek yanlış çalışma ile bitirebilir.

: Dijital ŞAKAYA gelmez! Mottomuz tam buraya göre oldu ?

: Ben derim ki sadakat ve kabiliyet noktasında becerikli bir ajans olmak ilk kural ise; O FİRMAYI YAŞAMAK, ALGISINI, DEĞER YARGILARINI KENDİ FİRMANIZIN YAŞAM STANDARTLARI GİBİ DÜŞÜNMEK de ikinci kuraldır.

: Basın danışmanlığı da böyledir.

: Dijitalin kurallarını yazacağız.

: Temsil ettiğiniz kişi ve kurum ile öyle bütünleşirsiniz ki bir süre sonra kendi fikirleriniz kendi düşünceniz değil, onun gibi düşünmeye başlarsınız. Oysaki onun düşüncelerini, kendi mesleki becerinizle sunmanız gerekmektedir, hassas bir çizgi.

: Rotayı son kullanıcıya çevirelim. Facebook başta olmak üzere dijital mecraları çok sevdik? Sence neden?

: Facebook bize kendini sevdirdi de ondan. 😉 Neye ihtiyacımız var ise onu sundu önümüze. Bazen PR’ımızı yapmaya bazen dijital ortama CV’miz olmaya bazen iletişime. Bazen olduğundan farklı ya da aslında olup ta yapamadıklarını yapma imkânı sundu.

: Eski arkadaşlarımızı buldu, yeni arkadaşlar edindirdi.

: En önemlisi;

: 1968’de Amerikalı iki arkadaşın BBS isimli bir yazılımla, sürekli çevrimiçi kalabilmek için ilk örneğini ortaya koyduğu internet iletişimini, sanal olmaktan kurtarıp, sosyale dönüştüren bir mecra olması.

: Dahası;

: Sürekli ihtiyaçlara göre algoritmasından, arayüzüne, kullanıcı kolaylıklarına kadar bir çok konuda ar-ge ve inovasyon yaparak sürekli kendini geliştirmesi, onu bir numara yaptı.

: Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’in nüfusu 1Milyar 382 Milyon iken Facebook’un kullanıcı sayısı 2 Milyar’a dayandı. Aktif kullanıcı sayısı 1milyar 300’milyon’un üzerinde.

: 1 milyar 300 milyon aktif üyeye ulaşsan, böyle bir sosyal ağın olsa ne yapardın?

: Öncelikle yol arkadaşımı satmazdım 😀

: ?????

: Hiç kargastik olmadı o evet ?

: Mahkemelerde falan uğraştırmazdım. Mark gibi yapmazdım yani.

: Hep düşündüğüm bir şey var.

: Allah’tan daha fazlasını istemeli miyiz diye toksa elimizdekine eyvallah deyip sadece şükredip, huzurlu ve tekdüze yaşamı mı tercih etmeliyiz?

: İnfak denen bir müessese, bir duygu var içimizde.

: onun uyarınca aslında şükür etmekle birlikte infak için (elimizde olanı, Rabbimizin bize ihsan ettiğini paylaşmak ve diğer ihtiyacı olanlara faydalandırmak için) daha fazlasını isterdim.

: ve mark’ın yerinde olsaydım, evet yaşam şartlarım biraz daha düzelirdi (bunu hiç kimse inkar edemez) ama bunun yanı sıra, Ülkemizin tüm teknolojik ürünlerde olduğu gibi sosyal medyada da dışa bağımlılığını yok etmek adına önemli bir adım olurdu.

: Vatanımın milletimin yararına kullanırdım.

: Pek çok güzel yürekli insan iş bulurdu ve infakta bulunurdum.

: Mark kulağına küpe olsun bu sözler diyeceğim ama duyar mı bilemiyorum.

: Eeeeee “sosyal medya dijital bir borazan” bu da benim mottom. Duyur dijital karga işin ne? ??

: Duyurmak değil gaklamak benim işim ?

: Mark Zuckerberg Facebook hesabını iyi kullanıyor. PR ve medya için dijital mecralar içerisinde Facebook’a amiral gemi demek doğru olur mu?

: Twitter varken*

: Öyle bir gakla ki @Harward’dan duyulsun 😉

: Ben gaklarsam, dünya gaklar!

: Ses tellerime çalışayım ??♀️?️

: ??

: Yok değil. Facebook’un reklam konusunda, özellikle dijital pr ve kariyer noktasında çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Mark da öyle düşünmüyor ki; LinkedIn’e rakip olacak (biraz ondan çalıntı-pardon esinlenme- biraz da inovasyona dayalı) bir çalışma peşinde.

: Detay varsa alırız ?

: Henüz markaların Face’i iyi kullandığını düşünmüyorum

: Detay şu: Facebook kariyer merkezi şeklinde çalışacak, bir az daha firmalar odaklı bir çalışma yapıyor.

: Tahminim bir ayı bulmaz hayata geçer.

: Kaynaklarımıza soralım bakalım, nedir bu çalışmanın aslı astarı.

: Bireyler kendi hayatlarının özelini dijitalde koruyabiliyorlar mı? Gördüğün hatalar varsa bilmek isteriz.

: Korumalılar.

: Ama çok da ya korumuyorlar, ya da koruyamıyorlar.

: Temel amacı bilgiye ulaşmak olan bir mecraya atılan bir bilginin bir kere gizli kalmasının düşünülmesi ne büyük bir mantık hatasıdır.

: Özel hayatımızda kapımızı çalan birine sırf Mevlana’dan güzel sözler söylüyor, güzel şiirler okuyor diye kapımızı açar mıyız?

: Ama sosyal medyada açıyoruz.

: Afilli cümleler listeme alıyorum ?

: Oysaki gerçek hayatta karşındakini görüyorsun, sosyal medyada ise erkek gördüğün erkek olmayabilir, kadın gördüğün kadın olmayabilir, 20 yaşında gördüğün 55 yaşında olabilir, insan gördüğün sapık olabilir, hırsız olabilir, şantajcı olabilir. Yer bildirimleri çok dikkat edilmesi gerek konular. Özellikle.

: Sosyal medya tüh pis uzak durun gibi oldu ama değil. Bilinçlenme ve farkındalık önemli.

: Yooo mesaj çok net:

: Yer bildirimleri ?

: Sosyal medya: Sınırsız ve sonsuz faydalarına rağmen, yanlış kullanırsan felaketin olur.

: Araba kullanmak gibi.

: İyi kullanırsın, sorun olmaz.

: Hatalı sollarsın kaza yaparsın felaketin olur.

: Evet; yer bildirimleri:

: Tatile gidiyoruz.

: Ailecek havuz başında ya da antep’in meşhur lokantasında poz veriyoruz.

: Tatildeyiz, iyiyiz, aman ne güzeliz.

: Biraz alta inerse takipçiler, mutlaka evimden yaptığımız bir yer bildirimimiz de vardır.

: Adres açık ve net.

: Geçmiş olsun ?

: Bir bardak soğuk su içilir üstüne.

: Ben tatildeyim, evimin adresi de bu.

: Dijital medya hakkında bilinçlendirme çalışmalarını, verilen seminer ve eğitimleri yeterli buluyor musun?

: Seminerden ziyade daha etkili yötemler bulunmalı diye düşünüyorum

: madem dijital çağdayız farklı ve daha etkin “içerik üretimine” dayalı iletişim tarzları üzerinden gidilmeli.

: Zira seminerlere ilgi artık çok fazla yok.

: çok dinlemiyoruz, çok okumuyoruz, çok sohbet etmiyoruz.

: Tiwitter kullanıcı sayısı;

: 322 milyondu (350 olmuştur)

: İnstagram 700 Milyon.

: Bırak okumayı, 140 karaktere bile tahammülümüz kalmamış, sadece fotolara bakıp bakıp geçiyoruz ?

: Zirvelere ilgi nasıl ?

: Seminer ve eğitimler de yeterli değil bu arada 🙂

: Sektörel zirveler, sektör ilgililerini buluştumakla beraber, daha genel katılım sağlanmalı.

: Sadece sektörün profesyonelleri değil, tüm ilgililerinin ilgisini çekecek bir konsept olursa katılım yüksek olur.

: Biz etz’de bunu yakaladık.

: Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nden bahsedilir misin?

: Zirveye hangi amaçla kimler katılmalı?

: Eşzamanlı 15-20 oturum olduğu halde büyük bir sirkalasyon yakaladık.

: Tabii.

: Eğitim, teknoloji, medya sektörünü biraraya getiren bir zirve.

: Eğitimin içinde; milli eğitim bakanlığı, öğrenciler, öğretmenler, veliler.

: Teknoloji sektörünün içinde; yazılım firmaları, üreticiler, yayıncılar.

: medyada da; eğitim sektörü yayıncıları, sosyal medya, televizyon ve gazetelerin eğitim muhabirleri, sorumluları ve genel yayın yönetmenleri zirvede gerek katılımcı, gerek panelist olarak yer alıyorlar.

: Örneğin bu sene eğitim medyasının en önde gelen isimleri, hem gün boyu eğitimlere katıldılar, hendilerini geliştirdiler, hem panel de konuşmacı olarak bilgi ve birkimlerini katılımcılarla paylaştılar.

: Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde başladı çalışma. şu an bağımsız ve gönüllü bir insiyatif olarak devam etmekte.

: Sosyal medya savaş alanı gibi. Konuyla alakalı bir kitabın var: Sosyal Medya Savaşları

: Kitapları severim hem de dijitalle ilgili olanları

: Eğitim Teknolojileri Zirvesi, alanında uzman yerli ve yabancı konuşmacıları bir araya getirerek çeşitli panel ve çalıştaylara ev sahipliği yapar. Zirvenin hedefi, katılımcıları yeni eğitim yaklaşımları ve teknolojik yeniliklerden haberdar ederek onların bu alanlarda çeşitli uygulamalar deneyimlemelerini sağlamak. Eğitim, iş ve medya dünyasını bir araya getirmesi bakımından Türkiye’de alanında ilk ve tek olan zirve, katılımcıların üretkenliklerinin arttırılması ve yaratıcılıklarının gelişmesi için onlara ilham kaynağı olmayı amaçlamakta.

: Evet.herkes sosyal medyayı kullanıyor. ama bununla ilgil hiçbir akdemik bilgi, araştırmaya, belgeye dayalı bilgi yoktu.

: İşadamlarını, s,yasetçileri, markaları ve vatandaşı sosyal medya konusunda bilinçlendirelim istedik.

: Sosyal medyanın etkin kullanımının yollarına değindik, olumsuz kullanımına karşın zararlı olabilecek etkilerine değindik.

: “ENİAC’dan ışık hızında veri transferine sosyal medya”
“Sosyal medya adamı nasıl rezil, nasıl vezir eder”
“Sosyal medyada etkileşimi arttırmanın yolları
“Twitter’da takipçimi nasıl arttırırım” ya da “neden beni kimse takip etmiyor diyorsanız”
“Fenomen nedir, nasıl fenomen olunur”
“Zeki Müren de bizi görüyor, hem de 3 boyutlu olarak”
“Türkiye’nin Başbakanı mı? Yoksa Hayalet mi?”
“Sosyal medya mı? Asosyal medya mı?”
“İnternette mahremiyeti korumanın yolları”
“Sosyal medyanın yitik figüranlarından mıyız?”

: Bunlara değindik.

: Sosyal medyanın geleceği hakkında teorin, öngörün var mı?

: Korkum var.

: Deep web, dark web gibi oluşumlardan, bunların birlikte çalıştıkları dark social oluşumunun hayat bulmasının ardından olabileceklere dair korkularım var.

: Einstein’in dediği gibi “teknoloji iletişiminin, bir gün beşeri ilişkilerin önüne geçmesinden ne neslin yozlaşmasından” korkularım var.

: Teknolojik imkanlarla beşeri ilişkilerin net ayrımını yapmamız lazım.

: Sosyal medyayı ne kadar sıklıkla kullanıyorsun?

: İşim bu. yaşam tarzım bu. benim kullanımım ölçü olmamalı.

: Ben sürekli sosyal medyadayım.

: Ama asli işimi sabote etmesine izin vermeyecek ölçüde.

: Favori sosyal ağın hangisi?

: Amacına göre değişiyor.

: Her mecranın kendine has özellikleri var.

: Anlık ve güncel gelişmeler ise twitter.

: Algı ve marka yönetimi ise (güncellik kaygısı gütmeyen) Facebook.

: Favori mobil uygulaman? Kullanmamızı tavsiye ettiğin.

: Kullanıcı sayısı itibariyle mecburen ihmal edilmemesi gerektiği için de İnstagram ?

: ne amaçla?

: Ulaşım içinse, mobiett. Boğazına düşkünsen zomato 😀 Hazır kart kullanıyorsan Turkcell hesabım. Hayatın her alanına dair uygulamalarla hayatı kolaylaştırmak mümkün. Ölçüsü sınırı yok bunun 🙂

: Ben ceviz yiyorum sadece ?

: En sevdiğin emoji hangisi?

: Abi soruların çok göreceli.

: Gönül ister ki her daim neşeli olalım, gülelim. ??????

: Ama bazen soru işaretleri olmalı hayatta.

: ?

: O zaman dans ??

: Severek takip ettiğin bloglar?

: O zaman şu.

: İletişimin ve kaynak aktarımının temeline inelim:

: M.Ö. 2017’ye

: Madem konumuz emojiler;

: Şu an oradayım ?

: Bak insanlar o dönemde yaşadıklarını, hissettiklerini yaşam tarzlarını nasıl aktarmışlar?

: Duvarlara şekiller yapmışlar figürler çizmişler

jı #kargayakonuş” width=”18″ height=”18″ />: Ben de varım orda ?

: ve şimdi nasıl aktarıyoruz

class=”karga”>

: Burada yokum işte ?

: Bu soruyu unutmayalım

: Dijital karga demesek olmaz ?

: Fiks olmazsa olmazım dediğim bir blog yok açıkçası. Daha çok konuya uygun arama motorları vasıtasıyla ulaşıyor ve konuya dair paylaşımları okuyorum. Olmazsa olmazım dediğim “Ted Talks” en son dün takibe başladığım bir blog var mesela.

: Önerdiğin kitaplar?

: Konu sınırlamamız yok ?

: En bu blogu okudum dün ve bugün.

: Kitap

: “Sosyal Medya Savaşları”

: Derdim 2 sene önce olsa ???

: Ama eskidi artık (bu kadar da dobrayımdır)

: Sosyal medya savaşları – 2

: ??

: Ne zaman çıkıyor

: Dan Brown vazgeçilmezilerimdendir.

: Sosyal medya savaşları çoktan çıktı. İçindeyiz ?

: Altın Kitaplar’a buradan selam olsun o zaman?

: Ya içindeyiz ya içinde yani ?

: Kaçış yok

: Hafiften bilimkurgu, hafiften fantezi, hafiften roman tadında, TEKNOLOJİK BAĞIMZISLIK gerekliliğini anlatan bir çalışmam var.

: Olacak.

: Olmalı.

: ???

: Olsaydı iyi olurdu ?

: Ümit Sanlav’ın rengi nedir?

: Facebook mavisi ?

: YouTube kırmızısı

: Lacivert ve beyazın muhteşem uyumu.

: Asalet, ağırlık, sadelik ve güç.

: Bu aralar en sevdiğim soru, konuk yazar olur musun? ?

: laf olsun diye değil; gerçekte “onur duyarım”

: ?

: Ümit Sanlav etkisi.

: WhatsApp Röportajı’nı nasıl buldun?

: ?

: Sorular zor, muhabir agresif (sorulardaki kalite anlamında)

: Cevaplar düşündürücü.

: Kargastik muhabbetimiz her daim devam etsin.

: Vakit ayırdığın için teşekkür ederim Ümit Sanlav. Seni ve okurlarımızla paylaştığın kargastik bilgileri unutmayacağız.

: “Sosyal medya; doğru kullanıldığında sınırsız ve sonsuz faydaları olan büyük bir avantaj. Doğru kullanamayanlar içinse büyük risk.”