Mesajlar uçtan uca şifrelidir. WhatsApp da dahil olmak üzere bu sohbetin dışında bulunan hiç kimse mesajlarınızı okuyamaz ve dinleyemez. Daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.

: Gak. Değerli Semih Durası’yı çevrimiçi buldum. Sorularım var. WhatsApp Röportajı’na var mısın? 🐦⬛

: Merhaba, varım 😀

: Öncelikle seni tanıyalım. Bilenlere hatırlatmış bilmeyenlere ceviz atmış oluruz 🤓

: Kendinden kısa bahsedebilir misin? Kargastik sorularla devam edelim sonrasında 🤓😎

: Futbol yorumculuğu yapıyorum. En baştan başlarsak 1997 yılında Kastamonu, Cide’de doğdum. 9 yıl kadar orada yaşadıktan sonra ailemle birlikte İstanbul’a taşındık. İstanbul’da yaşamak benim için kırılmaların ilkiydi. Küçük bir ilçede bulamayacağım fırsatları burada bulma şansım vardı. En önemlisi şu anda yaptığım futbol yorumculuğuna giden yolda geçtiğim aşamaları küçük bir yerde yapabilmem pek mümkün değildi. Küçük bir yerden büyük bir yere gelenlerde genellikle fark yaratmak için daha çok çalışmaya dair motivasyon vardır. Bu motivasyon bende de vardı. Hayatın beni sürüklediği eğitim hayatının yanında hayalini kurduğum başka bir hayat daha vardı. Aynı anda iki farklı yaşamı bir arada tutmaya çalışmak kolay olmayan süreci beraberinde getirdi. Gündüzleri okulda eğitim hayatına odaklanan, okul sonrası ise futbol dünyasında kendine yol açmaya çalışan iki farklı insanı yaşıyor gibiydim. Uzun bir geçmiş yaşandı bugünlere gelene kadar 🙂

: Vay be!

: Küçük bir kasabanın dar sokaklarından İstanbul’un sonsuz imkanlarına açılan bir hikaye…

: Çift dünya yaşayanlar bilir, sabahları ‘günün gereklilikleri’ modunda takılıp, akşamları ‘hayallerin peşinde’ koşmak hiç kolay değil. Ama işte o süreç seni bugüne getirdi. Bugün ekranlarda konuşuyorsan, o eski senin gece yarıları düşündüğü ihtimallerden biri gerçek oldu demektir. Devamı nasıl yazılacak, merak konusu! 🏆🔥

: İmkan değerlendirilemediğinde anlamı olmuyor pek fazla. Yaratmak fark etmek de insana kalıyor. Her zaman bahsettiğim bir durum vardır, fırsat veya imkan geldiğinde o ana hazır olmak başarıyı ve sonrasını belirler. Herkese de o şansın geldiğine inanıyorum, önemli olan değerlendirebilmek, hazır olmak denebilir.
Benim için bir hayaldi. Küçükken arabada arka koltukta giderken, radyoda futbol yorumlayan birini duyduğumda, hayalim bir gün onun gibi yorum yapabilmekti. Zaman beni daha büyük hayallerime kavuşturdu. Bundan dolayı müteşekkirim. Hayal ve hedefler asla bitmez ama çocukluğun o saf duygusuyla hayal edilen şeylerin bir kısmına ulaşmış olmanın verdiği mutluluk daima farklı olacak.

: Hayallerden gerçeklere giden yola birlikte adım atalım o zaman 🤓

: Spora spor medyasına nasıl adım attın?

: Hakemlik geçmişinde var hatta

: Atalım 😀 Kolay olmadı evet. Uzun bir yolculuk.

: Bu sektörden hiç kimseyi tanımayan, nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmeyen biriydim. Yorumculuk zaten hayal olduğundan başaracağımı hiç düşünmezdim ve kendimi bir şekilde futbolun içine atmak istediğimden futbol hakemliği kursuna gittim. Sınavlardan, testlerden başarıyla geçtikten sonra 2 sezon boyunca U21 ve alt kategorilerde, süper amatör liglerinde maçlar yönettim. Hedefim en yüksek seviye olduğundan, Süper ve Şampiyonlar Ligi hakemliği olduğundan, hakemlerin alt liglerde ne kadar zorlandığını ve üst düzey hakem olmak için yolun kapalı olduğunu fark ettiğimden hakemliği bırakma kararı aldım. Futbolu sevdiğimden eski adıyla Twitter’da düşüncelerimi, yorumlarımı paylaşmaya başladım. Tespitlerim yorumlarım değer gördü. Zamanla sektörden kişilerle etkileşim kurmaya başladım. O dönemde özel bir şirkette scout -futbolcu gözlemcisi- olarak çalışmaya başladım. İstatistik ve veri analizine merakım o döneme denk geliyor. Yaklaşık 2 sezon onu yaptıktan sonra sosyal medyada yazmaya devam ettim. Sonrasında Lig Radyo’da 2020’de Cüneyt Kaşeler’in programında haftalık futbol yorumlarına başladım, 4 sene boyunca devam ettim. 2021’de ise L1Üçgen youtube kanalında Ufuk Kaan Karacan ile çalışmaya başladım, video içeriklerini birlikte oluşturuyorduk. Zamanla, kazanılan tecrübeyle ve sektörde daha çok yer edinmeye başlamakla birlikte bana yeni kapılar açıldı. Yaklaşık 3 buçuk yıllık L1Üçgen deneyimi ardından 2024 yaz ayı ile birlikte Playspor’a geçtim. Playspor’da içerik üretimi gerçekleştiriyorum. Bunların yanında yaptığım işlerle birlikte Uluslararası Gazeteciler Birliği’ne üye oldum. Sonrasında New York Yazarlar Birliği’ne kabul aldım. 2022 Katar Dünya Kupası’ndan beri çeşitli kanallarda – ağırlıkla Bloomberg, Tvnet, 24 Tv – futbol yorumladım. Eylül 2024’ten beridir HT Spor’da futbol yorumlamaya devam ediyorum.

: istatistik ve veri analizi en sevdiğim ☺️

: ama daha da sevdiğim bir şey varsa anlattıklarında yer alan cesaret 😎

: Uluslararası Gazeteciler Birliği (IFJ) ve New York National Writers Union üyesisin.

: Küresel gazetecilik perspektifinden Türkiye’deki spor medyasını nasıl değerlendiriyorsun?

: Günümüz dünyasında istatistiğe, veri bilimine verilen önem her geçen gün artıyor ve artması da gerekiyor. Futbol kulüplerinde analiz üzerine departmanlar gelişmeye, genişlemeye devam ediyor. Veriler futbolda önemlidir ama her şey değildir deriz. Ben de yorumlamalarımda verilere önem veriyorum. Sadece istatistiği paylaşmak yetmez, bunu doğru yorumlamak gerekir. Bu konuda her geçen gün ortaya çıkan yeni metrikleri değerlendiriyoruz. Bu açıdan da lisans eğitimimi fizik üzerine almış olmamın ciddi avantajını gördüm. Futbol ile fiziği bir araya getiren veri analizinin, istatistiksel fiziğin bağdaşıyor olması beni bu alan ile daha çok ilgilenmeye itti.
Fizik ile futbolun kesiştiği noktalara örnek vermek gerekirse, bunların temelinde Magnus efekti var denebilir. Futbolseverlerin hatırlayacağı Roberto Carlos’un Fransa’ya attığı meşhur frikik golü buna bir örnektir. Benim ilgimi çeken noktalar ise verileri yorumlama ve veri analistliği noktasında yoğunlaşıyor. Python gibi çeşitli kodlama dilleri eğitimini lisansta aldığımızdan Stats Perform’un bünyesinde bulunan Opta gibi şirketler futbolcu analizlerini görselleştirirken çeşitli programlama dillerini kullanıyorlar. Futbolun geldiği noktada her profesyonel kulüpte veri analisti bulunuyor. Oyuncu ve takım analizlerine istatistiksel yaklaşımları sağlamak, bunlara dair tespitler ve yorumlar yapmak ilgimi çekiyor. Bu anlamda Nanjing University, Johns Hopkins University gibi kurumlardan veri analizi ile ilgili kurslar aldım. Bunlar oyuna yaklaşımımı değiştirdi. 2025 dünyasında çok yönlü olmak gerektiğini düşünüyorum.

: Spor medyası her geçen gün daha çok büyüyor ve nitelikli yapılan işlerin azalmaya başladığını görüyoruz. Niteliksiz büyümeyi reel bir büyüme olarak baz almak doğru olmadığından bu büyümenin karşılığı olmuyor. Özellikle dijital medyada yaratılan rekabet, kalitesiz ve yapılmak için yapılan işleri beraberinde getiriyor. Bundan rahatsızlık duyuyorum. Oyunda kalmak isteyenler daha az talep ve değer görürken, holiganlığı öncelik alanlar daha çok değer görüyor. Arz talep meselesi her yerde olduğu gibi futbolda da var, insanlara istediklerini verirseniz daha çok izlenirsiniz fakat insanlara yeni bir bakış açısı kazandırmak, yeni fikirler yaratmak, dinlerken öğretici bilgiler vermek bana daha doğru geliyor. Televizyondaki girişimleri ise değerli buluyorum, Ntvspor’un ardından büyük bir boşluk oluştuğunu gördük, yeni atılımlarla birlikte dijital dünya ile geleneksel yayıncılığı birleştiren fikirler, geleneksel yayıncılığı daha güçlü kılabilir. Dijital medyada ise reel büyüme olmadığından kurumların daralmasını, geleceğin bireysel yayıncılıkta olduğunu düşünüyorum. Yapısı sağlam işleyen kurumlar ise varlığını güçlendirme şansına sahip olacak.

: Fiziği futbola, veriyi yoruma bağlamak 😅

: Sen sadece maçı izlemiyorsun, kodunu da yazıyorsun

: Haklısın, sayıların anlattığı kadar anlatmadıkları da önemli. Dijital medyada holiganlığa prim verilirken, gerçekten kafa açan işler geri planda kalıyor. Ama ne diyelim? Oyunu bilen kazanır. 🍀🔥

: 😂 güzel bir tespit

: Bir çok farklı mecradasın

: Radyo, televizyon ve YouTube gibi

: Farklı mecralarda yorumculuk yapıyorsun

: En çok hangi ortamda kendini daha rahat ifade ediyorsun?

: Radyonun yeri arka koltuktan farklıdır ama şu an için tabi bu soru 😀

: Her alanda kendimi rahat ifade ediyorum ama verdiği his bakımından değerlendirmek gerekirse televizyon derim. Kimileri için televizyonda canlı yayında olmak, söylenebilecek sözlerin çarpıtılma ihtimalinin olmasıyla, yanlış bir kelime çıkma ihtimaliyle yorum yaparken düşüncelerin uzun süre süzgeçten geçirilmesini beraberinde getirir. Dijital bu konuda daha kolay gelebilir. Ben ise kendimi televizyonda çok rahat hissediyorum. Öte yandan radyo; televizyon ve dijitale göre çok daha kolaydır, dikkatinizi dağıtabilecek bir durum yoktur, sadece konuşmaya odaklanırsınız ama baskının ve hata yapma oranının yüksek olduğu durumlar beni kendisine daha çok çekiyor 🙂

: Risk seven birisin 🙂

: Konfor alanını terk edip baskıya koşuyorsun. Televizyonun adrenalinini, her kelimenin tartıya çıktığı anları seviyorsun. Radyo kolay, dijital serbest ama sen heyecanı seçiyorsun.

: Sahne senin 🎙🔥

: Kelimeleri tartacağın bir soruyla devam edelim

: VAR sistemini nasıl değerlendiriyorsun? Hakem kararları üzerindeki etkisini olumlu buluyor musun?

: Futbolda adaleti sağlayacak her türlü teknolojiyi destekliyorum. VAR ‘doğru kullanıldığında’ adaleti sağlayacak iyi bir teknoloji. Bir an önce stadyumların yapısının çizgi teknolojine uygun hale getirilmesi de gerekiyor. Bu konuda geç kaldık. Var konusunda ise VAR’ın başındaki hakemlerin ve maçları yöneten orta hakemlerin yeterliliği buradaki asıl mesele. Hakemler, VAR teknolojisi hayatımıza girdiğinden beri daha az sorumluluk almaya başladılar. Maç içinde verilecek bir kararın sorumlusu olmamak için, az tepki almak için, kritik pozisyonlarda devam kararı veriyorlar, sonrasında VAR’ın kendilerini uyarmasını istiyorlar.
VAR ilk dönemde devreye girdiğinde hakeme yardımcı olması için vardı. Zamanla VAR, maçı yöneten hakeme dönüştü. Orta hakem ise maçı yönetene değil, idare edene dönüştü. Bugünlerde VAR’ın kullanımıyla alakalı ciddi sorunları yaşıyoruz ama özellikle VAR’ın ilk dönemleri Türkiye’de çok sancılı geçti. VAR destekleyici bir unsur olduğundan hakemlerin karar vermesi, hata yaparlarsa VAR tarafından düzeltilmesi istendi. Fakat VAR kullanımı yapan hakemlerin notu gözlemciler tarafından düşürülüyordu. Örneğin 8.3 not alan bir hakem maçı iyi yönetmiş kabul ediliyor, VAR’a giderse notu 8’e veya altına düşüyordu. Hakemler VAR’a gitme endişesiyle kontrol kaybı yaşadılar. Sonrasında bu kural kaldırıldı. Şu anda ise hakemler kontrolü VAR’a bırakmaya başladılar. Bunların temelinde hakemlerin yetersizliği söz konusu. Cesareti zayıf olan, ‘elit hakem’ kategorisinde olmayı amaç edinmeyen, maaşına odaklanan, karar vermekten çekinen hakemler ortaya çıktı.
Nasıl futbol dünyasında futbolcular, teknik adamlar, teknik personeller, sportif direktörler yabancı oluyorsa, VAR operatörlerinde yabancı hakem uygulamasına geçildiği gibi, orta hakemlerde de yabancı hakem görev alabilir. Her zaman vurguladığımız bir nokta var; pasaporta göre kimse ayrıştırılmamalı. Kim yeterliyse o görev yapmalı. Bugün nasıl 11 yabancı futbolcu sahada olabiliyorsa, yabancı hakem de sahada olabilmeli. Önemli olan performans ve yeterlilik olmalı. Türk hakem eğer yeterliyse performansıyla zaten o maçı alacaktır. Pozitif ayrımcılığın anlamı olduğunu düşünmüyorum.

: Futbolun gücü adına sınırları kaldıralım, geleceğe odaklanalım. Futbolun sporun geleceğine 🚀

: Kariyerin boyunca unutamadığın en kritik karar ya da olay hangisiydi?

: Belki başkalarının geleceğine de ilham olur 🤓

: Evet bu kesinlikle ilham olacaktır 😊
Sektörde ilk yıllarımdayken önemli noktalara gelmiş, değer gören meslek büyüklerinin bazılarıyla konuştum. Tecrübeli insanlara danışmak, fikir vermesi açısından önemlidir. Neredeyse tamamının bana söylediği ortaktı. ‘Devam etme, iyi bir eğitimin var ona odaklan, bu sektörde başaramazsın, bu sektörde tutunamazsın’ gibi söylemler öne çıkıyordu. Değerli büyüğüm Evren Göz’ü ise ayrı bir yere koymam gerekir, ilk tanıştığımız andan beri potansiyelime inandığını söylüyordu. Bana desteği kıymetliydi.
İnsanlar belli bir noktaya gelen insanı sadece o an ile ilgili değerlendiriyor. Öncesinde yaşadıklarıyla ilgilenmiyorlar. Zirvede olan birini gördüklerinde hep zirvedeymiş hissine kapılıyorlar, yeni başlayan birine de hep orada kalacak gibi yaklaşıyorlar. Hayatın dinamikliğini hissetmek gerekiyor. Kendinizle baş başa kaldığınızda hissettikleriniz sizi tanımlıyor. Sonsuz ihtimaller arasında kararlarınıza göre hayatınızı belli bir yöne itmek sizin elinizde. Hikayenizi başkasının yazmasına izin vermeyin.

: Sevdiğiniz aktiviteler, hobiler, hayat görüşleriniz, mutluluğu hissettiğiniz eylemler; hepsi sizi oluşturuyor. İşim futbol üzerine olsa da müzik dinlemekten, müzik yapmaktan, film izlemekten, sanattan ve sergilerden bağımsız yaşayabileceğini sanmıyorum. Beni bunlar tanımlıyor.

: Kargalarla ilgili de bilgi sahibi değiller 🙃

: 30’dan fazla ses çıkarıyoruz anlaşmak için

: alet yapabiliyoruz

: uzun yaşıyoruz

: balık tutabiliyoruz 🙂

: 😂 iyi bilgiler

: en önemlilerden biri insanlara uyum sağlıyoruz 😅

: Spor medyasında yorumculuğun en büyük zorlukları neler?

: Çalışma saatimiz yok diyebilirim. Her an yeni bir gelişme olabiliyor. Saatten bağımsız çalışıyoruz. Hafta sonları takip etmemiz gereken yerel lig ve Avrupa ligleri olduğundan, toplumun büyük çoğunluğunun dinlendiği, eğlendiği dönemlerde bizler çalışmaya devam ediyoruz. Tabii maç izlemek benim için çalışma hissi yaratmıyor, hobiyi gerçekleştirmek gibi oluyor. Resmi tatiller, bayramlar, yılbaşları bizim için yine çalışma dönemleri. Yeni futbol takvimi haftanın her gününe yayılmış durumda. Türkiye liginde maçın olmadığı gün Avrupa liglerinde maçlar oluyor, onları da takip etmek gerekiyor. Her gün yeni bir maç olduğundan her gün bilgilerinizi güncellemeniz gerekiyor. Sadece maç olarak da bakmamak gerekir, alınan yeni bir kararı kaçırmamak gerektiğinden haber takibini de yapmak gerekiyor. O yüzden futbolla ilgilenmediğim, haber takibi yapmadığım, boş geçen bir gün hatırlamıyorum yıllardır. Genellikle hafta içleri öğleden sonradan geceye kadar, hafta sonları da tüm gün gibi düşünüldüğünde düzenli yaşamayı önemseyen, mesai saatlerini öncelik eden biri için en zor sektörlerden biri denebilir.
Yaz aylarında maç olmadığı dönem daha rahat oluyor, onda da yeni sezon için takım yapıları incelemeleri, transfer iddiaları öne çıkıyor. Tüm oyuncuları tanımanız, izlemeniz gerekiyor. Sezon içinde Avrupa futbolu, Güney Amerika takibi yapmak transfer döneminde oyuncular hakkında bilgi avantajı sağlıyor. En boş geçen dönemimiz varsa o dönemde de geçmiş dönem futbolu ile araştırmalar yapmak, hafıza tazelemek iyi olabilir.

: Türkiye’de spor yorumculuğu genellikle duygusal yorumlarla ön planda oluyor. Sen daha analitik ve objektif bir dil kullanıyorsun. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsun?

: Tüm takımlara eşit mesafede yaklaşıyorum. Her zaman karşılaştığım bir sorudur, hangi takımı tutuyorsun sorusu. Takım tutmadığımı ifade ediyorum. Bu işi yapan birinin bir takım tutmasını, taraflı yorum yapmasını doğru bulmuyorum. Benim mottom daima eşitlik oldu. Duygusal yaklaşan, duygusal yorumlar yapanların işinde iyi bir profesyonel olduğunu düşünmüyorum. Takım kimliğine bürünerek yorum yaparak kitleleri çok daha kolay arkanıza alabilirsiniz. Benim kendime çizdiğim yol, o yol değil.

: Kargasporu kurarsak bi daha düşün diyeceğim 🐦⬛🐦⬛

: hazırsan hızlı sorulara geçebiliriz 😎

: Hazırım

: Semih Durası’nın favori kelimesi nedir?

: Bunu hiç düşünmedim. Sanırım favori bir kelimem yok 🙂

: Semih Durası’nın favori filmi nedir?

: La belle époque, 2019 yapımı

: Semih Durası’nın favori dizisi nedir?

: The Last Kingdom, herkese öneririm

: Semih Durası’nın favori kitabı nedir?

: Agota Kristof – Okumaz Yazmaz

: Semih Durası’nın favori şarkısı nedir?

: favorim yoktur dönem dönem değişir sevdiklerim ama uzun zamandır Peyk çok dinliyorum. İrfan Alış’ı çok severdim. Peyk – peyk olabilir.

: Favori şehirlerin hangileri? Bir Türkiye bir yurt dışı olabilir.

: İstanbul’u çok seviyorum. Yurt dışı Londra diyeceğim.

: İlham aldığın, takip ettiğin isim ya da isimler var mı?

: Kendi mesleğimde Jonathan Wilson’ın yazılarını takip ediyorum. Gary Lineker’in yorumlarını dinlemeyi seviyorum.
Sanatı sevdiğimden bahsetmiştim. Banu Seyhan ve Begüm Güney’in küratörlüklerini yakından takip ediyorum. Performans olarak ise Göksu Kunak’ın işlerini takip ediyorum.

: WhatsApp Röportajı’nı nasıl buldun?

: Harikaydı. Çok keyif aldım 😊