Karga’nın dijitali anlama ve anlatma gayreti hepimizin bildiği bir gerçek haline geldi. WhatsApp röportajları, sosyal medya günlükleri, sosyal checkup yayınları bu gayretin birer parçası. Şimdi ile bu kadar yakından ilgilenirken geçmişi geçmişte bırakmak olmaz. Karga yahu didiklemek, kurcalamak en bilinen özelliklerden zaten. O zaman dijitali anlama üzerine günlüklerimize başlayabiliriz.
Yazı dilinin ortaya çıkması bundan asırlarca öncesine dayanır. Resmi kayıtlara göre yazıyı ilk bulanlar Sümerler olmuştur. Yazıya benzer formlar aslında daha öncelerden hayatımızda yer edinmiş. İnsanlar, yazıyı sahip oldukları değerleri sembolize etmek için kullanmışlar. İlk başta atalarımız, hesaplama işlemleri yapmış ve daha sonra geliştirerek bazı hikaye ve kehanetler üretmişler.
İnsanın en doğal isteklerinden biri ise paylaşma güdüsüdür. Tüm dünya varlıklarının, sizin avucunuz içerisinde yer aldığını düşünün. Bu varlıklara sahip olduğunuzu, bir kişiye daha gösteremezseniz bu varlığınız yine sizin için aynı varlığı ifade eder miydi?
Yazı tarihin farklı dönemlerinde ve her zaman en iyi paylaşım aracı olarak kullanılmış. En sonunda ise gelişe gelişe diller günümüzdeki haline kadar olan yolculuğunu tamamlamış. Günümüze gelmesi ile birlikte dil gelişim yolculuğunu tamamlamış gibi görünse de aslında her yeni gelişen teknoloji ile birlikte dili daha farklı terimler, sözcükler ve kelimeler bekliyor.
Bir düşünün, bundan yıllar önce birine “Sana arkadaşlık isteği gönderdim.” cümlesini kullanıyor muyduk? Yada internetin ilk yıllarında kenardan bir pencere çıkıp “Ahmet sizi dürttü.” gibi bir cümleye vereceğimiz tepki sizce ne olurdu? Aslında yazı dilimiz her gelişen teknoloji ile bir yolculuğunu tamamlayıp diğer bir yolculuğa doğru yelken açıyor. Teknoloji ile yazı dilinin en büyük ortak noktası ikisinin de uçsuz ve bucaksız olmasıdır.
Nasıl ki teknolojide bir dur durak yoksa aynı şekilde yazı dilinin de durağı yoktur. Sosyal medyanın popüler hale gelmesi ile birlikte insanlar konuşma dilinin yanı sıra artık yazı diline de yönelmeye başladı. Öyle düşünün ki sürekli konuşarak gençliğini tüketen bir nesil bir anda sosyal medya ile yazma alışkanlığı kazanmaya başlıyor. Bu dışarıdan baktığımızda olumlu bir gelişme. Sosyal medya sayesinde artık insanların büyük bir kısmı yazma ve okuma işlevlerini daha çok kullanıyor. Bu işlevlerini daha çok kullanırken bir diğer işlev de unutuluyor; konuşmak.
Gülücük Gülücük
Konuşma dilinden uzaklaşıp yazı diline yönelmeye başladık. Tamam. Peki emojiler. Bugün internet yazışmalarının olmazsa olmazı olan ifadeler yani global anlamı ile emojiler kavramı aslında internetten çok daha önce ortaya çıkmıştır. 1963 Yılında Harvey Ball tarafından hazırlanan ilk ifade bir afiş içerisinde kullanılmış ve bir sigorta şirketi için tasarlanmıştır. Çizimi yalnızca 10 dakikaya mal olan bu ifade ilk ortaya çıkışından yıllar sonra internet dünyasında kullanılmaya başlamıştır.
Emojilerin neden kullanılmaya başladığını tahmin etmek sizin de düşünebileceğiniz gibi hiç de zor olmasa gerek. İnsanlar yazışmalar sırasında hemen her türlü konuyu konuşabiliyordu. Bu konuşmaların içerisinde ise eksik olan bir şey vardı. Yazı dilinde anlaşmak birçok kişi için konuşma dilinden anlaşmaktan çok daha zordur.
Emojilerin amacı yazı dilini kullanırken aslında konuşma dilinde kullandıklarımızın bir parçasını metnin içerisine harmanlama amacı gütmektedir. Biri size “Seni öldürürüm!” yazarsa bunu bir tehdit olarak algılayabilirsiniz. Aynı şekilde bir kişi size “Seni Öldürürüm! ??” yazarsa o zaman bunun bir tür kinaye ve ya şakalaşma olduğunu anlayabilirsiniz. Asıl konumuzdan uzaklaştığımızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Tam aksine bu başlıklar ile asıl konumuzun merkezine doğru uzanıp giden bir yolculuk sürecini başlattık.
Emojiler bugün sosyal medya kullanıcılarının da olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Peki, emojiler ile konuşma dilinin diğer özelliklerine sahip olabiliyor muyuz? Mantıksal ve fiziksel olarak yazı dilinin konuşma dilindeki iletişiminden çok daha geri kalmasının birçok nedeni vardır. Bunların en önemlisi başta ses olmak üzere hareketler ve mimiklerimizdir. Yalnızca bunlar da değil, bunlar gibi çok daha nice sayabileceğimiz etken vardır. İsterseniz bir sonraki başlıkta da biraz bunlara göz atalım.
Yazı dili neden sözlü iletişimin hep arkasında kalacaktır?
Yazı dilinde emojilerin kullanılmasının amacı konuşma sırasında tam olarak istenen duyguyu karşı tarafa yansıtamayacak olmamızdan kaynaklanmaktadır. Doğru anda kurduğumuz cümlelerin sonuna doğru duyguyu yansıtacak olan ifadeler eklemezsek, bu ifade karşıdaki kişi ve ya topluluk tarafından yanlış anlaşılabilir.
Ünlem işaretini düşünün, bir işaret aynı anda hem korkuyu, hem bir heyecanı hem de şaşırma gibi hisleri bizlere anlatmaya çalışıyor. Bu durum şimdiye kadar mutlaka size de tuhaf gelmiştir. Bir işaret aynı anda bize nasıl bu kadar çok duyguyu anlatmaya çalışabilir ki? Belki karşımızdaki duran büyük bir portre olsa ve bu portrenin karşısında oturup düşünecek bolca zamanımız olsa o halde bu anlatılmak istenilenlere düşünerek ulaşabiliriz.
Ünlem işareti ise bir portre değildir, yazıdaki heyecan ve ya diğer yukarıda bahsedilen duyguları vurgulamamıza yardımcı olan bir işarettir. Yazı dilinde sürekli bir şeyleri vurgulamak ve ya emojiler ile göstermek zorunda kalıyoruz. Çünkü yazı dili konuşma diline göre çok daha dar ve anlatılanları karşıya net şekilde yansıtamayan bir iletişimdir.
Hadi Yüz Yüze Muhabbet Edelim
Anlatmak istediklerimizi sözlü iletişimde birçok farklı yolla belli ederiz. Kızgın olduğumuzda cümlelerimiz çok nazik olsa bile karşımızdaki kişi görünüşümüzden, yüz kaslarımızdan kısacası vücut dilimiz ve sesimizden yararlanarak bizim aslında sakin olmadığımızı yani kızgın olduğumuzu anlayabiliyor.
Yazı dilinde ise bir kimsenin herhangi bir cümlesine bakarak duygularını kestirmek pek mümkün değildir. Emojiler bu konuda gerçekten büyük yardımcımız fakat emojilerin olmadığı mesajlara verdiğiniz tepki ve arkasına unutulmuş bir emojinin koyulmasından sonra verdiğiniz tepkiyi bir düşünün. Yazı dili birçok şeyi anlatma konusunda harikalar yaratıyor olabilir yine de anlatım esnasında birçok şeyin eksik kalması nedeniyle hiçbir zaman yazı dilinin sözlü iletişimin yerini alması düşünülemez.
Bir kâğıdın üzerine bir metin yazarsanız, bu metni siz değiştirene kadar metin aynı kalmak zorundadır. Oysa sözlü iletişimde silgiye ve ya silgi işlevini üstlenecek herhangi bir şeye ihtiyacınız yoktur. Sözlerinizi kolaylıkla ve anlık olarak değiştirebilirsiniz. Bir yazılı metinden bir kişi başka bir anlam çıkartırken diğer bir kişi daha farklı bir anlam çıkartabilir. Bu pek ala konuşma dilinde de yaşanabilir ancak bunu yazma dili ile karşılaştırdığımızda arasında büyük rakamsal farklılıklar olduğunu görebiliriz. Konuşma sırasında kullanabileceğiniz birçok etkili elemanınız vardır.
Vücut diliniz, tonlamalarınız ve hatta zamanlama ile yarattığınız duraklamanız bunların başında yer alır. Oysa yazı dili bunların tümünden mahrumdur. Çok fazla gülmeyen biri olabilirsiniz yine de en son yazı dilinde neye gerçekten kahkahalar atarak güldüğünüzü düşünün. Sorunun cevabına ulaşmakta gerçekten büyük bir güçlük çekmeyeceksiniz. İnsanlar yazı dilini sadece kısa ifadeleri kullandığı taktirde başarılı olarak kullanabilirler. Yazı dilinin bize normal yaşantımızdaki insani duyguları vermesinin ise maalesef hiçbir yolu yoktur.
Her şeye en baştan başlayacağız. Çok yakında.
İletişimde kalın.