Karga’nın Dijitali Anlama ve Anlatma Gayreti

Ne bir karga ile konuşmak ne de bir kargaya mektup yazmak doğrusu hiç aklıma gelmezdi. Ne var ki Dijital Karga’nın gayretleri karşısında kendimi mahcup hissettim. Zira üzerine ne vazife ki bu kadar uğraşıyor didiniyor. Yiyeceği üç beş ceviz üç beş kırıntı değil mi? Hatta karganın hakkında daha çok menfi konuşabilirim ama iki yönü var ki kargayı gözümde kocaman bir kahraman yapıyor. Karga’nın dijitali anlama ve anlatma gayreti.

Birincisi, Dijital Karga güncel yaşamımızı yakından ve derinden etkileyen bir alanla ilgileniyor. Hepinizin bildiği gibi dijital medyadan söz ediyorum. Onun bu alanı “anlama ve anlatma gayretini” değerli buluyorum.  Belki ilerleyen zamanlarda üretim araçlarının hayatımızı dönüştürücü gücünden konuşacağız.

Kültür endüstrisinin yaşam biçimimizi ve duygu dünyamızı nasıl değiştirip başka biçimlere evirdiğinden dert yanacağız. Küresel baskıların hangi kuvvetlerden oluşup ilerlediğini, inandırılmış ve ikna edilmiş tüm bireysel hayatların derinliklerine adım adım ineceğiz. Bir mücadele mi yoksa savaş halinde miyiz, bunu tartışacağız. Dijitalin değdiği her türlü konuda gak guk yapacağız. Peki ya Dijital Karga?

Dijital Karga ile konuşmak sınırsız bir iletişimi akla getiriyor. Öyle ki anlamaya ve anlatmaya çalıştığı alan dijital mecraların ta kendisi. Sosyologların yersiz-yurtsuz diye kuramlaştırdığı bir toplum düşünün. Bu toplum üyeleri birbirlerinden duygu ve görüntü olarak çok uzaklarda yaşıyorlar. Ama her biri gerçekte fiziki bir coğrafyada yer alıyor. Kurdukları iletişim zaman ve mekânlar arası rüzgâr gibi esiyor.

Dünyayı olduğundan farklı algılıyor, her sosyal gettoda başka kılıktaki çok yüzlü kimselerden oluşuyorlar. Dijital Karga bu toplum hakkında konuşmak isterim. İmgelerin-imajların hüküm sürdüğü, hayal gücünün fink attığı, yansıtılan kadarının yaşandığı, sıkıştırılmış zamanların, çok dilli, uluslararası fenomenlerin ya da tüm yönlendirmelerle eklemlendiğimiz şimdiki dünyamız hakkında konuşmak isterim.

İkincisi, dijitali anlama ve anlatma çabasına ek kargaya çok haksızlık yapıldığını, onun hakkında üretilen kötü imajın esas sahibi kötü niyetliler olduğunu düşünüyorum. Karga’dan korkan Orta Avrupalı kendini çok beğenmiş ve aydınlanmacı akımın mensuplarıdır. Kaldı ki resim yaparken, metinler döşenirken, doğaya dair bir şeyler atfedilirken kafayı hep kargalara takmışlar. Sadece kargalar mı? Hayır, yetmez!

Sonradan yetişip gelen Fransızın 1789’unu, İngiltere’nin buharlı motorunu, kitlesel üretimini Amerika’nın kültür endüstrisini bilen kalemşörler, sadece kargaya değil; tilkiye, cırcır böceğine, horoza, eşeğe sarmadılar mı? Kırmızı başlıklı kurt sanki Beykoz’da yaşıyor? Hep onların işi…

Karga da işte bu menfi propagandaya maruz kalmış mağdur olarak benim sevgimi merhametimi üzerine çekiyor. Üstelik yaşam mücadelesindeki direnci onu adeta uçan tarih yapıyor. Uzun ömürlü kara tüylü kargalar kuş cinsinden olsa da aşağılama niyetindeki “kuş beyinli” deyimini de hiç hak etmiyor. Alimallah bir hafıza var kaç gigabayt bilmiyorum. Dostluğu da öyledir, Allah için. Sevdi mi sever.

Mesela ben beni bildim bileli bu şehri hiç terk etmedi. Yok, yazlıkmış kışlıkmış bir defa bile yerinden oynamadı. Ne trafik ne insan kalabalığı, ekmeğini taştan çıkartıyor.

Ha bir de Dijital Karga selfie mi, öz çekim mi neyse ondan yap da yolla. Şimdi kal sağlıcakla. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. Bizi sual edenler olursa yazsınlar, bizi bahtiyar ederler.

İlginizi Çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Sonraki yazı
Çocukları Bekleyen Dijital Tehlikeler #dijitaltehlikeler
Önceki yazı
Her Ay 140 Bin Kullanıcı Barış Manço Dinliyor