İbn-i Sina ve eğitime karşı yaklaşımları
Ünlü İslam düşünürlerinden olan İbn-i Sina’ya göre bir insanın eğitim ile olan ilk başlangıcı doğumunda gerçekleşir. Bir çocuk doğduğunda ilk olarak çocuğa iyi bir ad konulmalı ve sütten kesilir kesilmez çocuğun kötü huylar edinmemesi için eğitimine başlanılmalı.
İlk olarak çocuğun temel eğitimi ahlak üzerine olmalıdır. Bu eğitimi sağlayacak olan kişi annesi ve babası olacak hatta yakın akrabaları dahi yardımcı olacaktır. Aile çocuğu daha çok küçükken kötü arkadaşlardan uzaklaştırmaları ve iyi olduğunu düşündüğü arkadaşları ile oynamasını sağlamalıdır. İyi insanın yanında insandan insana iyilik geçeceği gibi kötü insanın yanında insandan insana kötülük geçecektir.
İbn-i Sina’nın düşüncesine göre çocuklara çok küçük yaşlardayken büyük baskılar kurulmamalı ve onlara büyük sorumluluklar yüklenmemelidir. Çocuk 6 yaşına girdikten sonra okula gönderilmeli ve en az 14 yaşına kadar okutulmalıdır. Eğitim sürecinde her ne kadar bizler sürekli olarak öğrencileri yargılamaya alışmış nesiller olsak da atamız İbn-i Sina’ya göre aile eğitim verecek olan öğretmenin dindar, dürüst, bilgili, insaflı, temiz ve kibar bir kişi olması gerektiğini söylüyor.
Böylece de tüm sorumluluğun öğrencide değil aynı zamanda öğrencinin ailesinde de olduğunu belirtmiş oluyor. Çocukların öğretmenleri eğitim konusuna hakim olmalı ve çocuğa ne küstahlık yapabileceği kadar yumuşak davranmalı ne de soru soramayacağı kadar sert davranmamalıdır.
Ayrıca İbn-i Sina zengin ve varlıklı ailelerin çocuklarının da özel dersler ile yetiştirilmelerini uygun görmemektedir. Çünkü çocuk tek başına yalnızca öğretmeni ile baş başa kaldığında muhtemelen sıkılacak ve üzerinde hiçbir baskı da olmayacaktır. Çocuklar mutlaka çevrelerinden de bir şeyler öğrenir ve en azından birbirlerinin haklarına saygı göstermeyi ya da birbirlerine karşı gösterecekleri davranışlar içerisinde saygılı olmayı öğrenirler. Özel bir eğitim bilhassa çok erken yaşlarda verilirse, hocanın da çocuğa sert davranamıyor olması nedeniyle çocuk küstahlığa kadar yeltenebilecek bir aşamaya da gelebilecektir.
Ünlü düşünürlere dair yukarıda belirttiğimiz özellikler ve onların eğitim hakkındaki tutumlarının yalnızca en ufacık bir özeti olarak kabul edilebilir. Nitekim her değerli şahsın aslında eğitim ile ilgili yaklaşımlarını kaleme almak bir ayrı kitap uzunluğunda sürebilir. En azından tekrardan onların eğitim dünyalarında nelere değer verdiklerini görmek için bu tadımlık özet umarım işinize yarayacaktır.