Herkesin malumudur ki, Amerika’da ırkçılık, dağların zirvelerine ulaşmıştır. Bazı antropologlar “ırk” kavramını, politik olarak doğru bulmayıp, çeşitli arayışlardan sonra 1961 yılında “ethnics” (kendileri klasik Yunancada dinsiz, Hristiyanlığa inanmayan, putperest anlamına gelen ethnikos kelimesinden türemiştir) kelimesini kullanmaya başlamışlar ve kendilerinden olmayan* her ırk için daha saygılı bir ifade olmuştur. Onlara göre evrensel olarak ‘kültürel’ olan her şeye saygı duyulacak ve ırk yerine ‘etnik’ kelimesi kullanılacaktır. Bizde bu yazımızda fazlasıyla ‘etnik olan’ bir konuya değineceğiz. Dünyanın bir ucuna kültürlerini getirmiş ve ASLA değişmemiş, değişmesi teklif edilse dahi, insanları tarafından şiddetle karşı çıkılmış bir kültür; AMISH!
1600’lü yılların sonunda Katolik kilisesinin doğumdan sonra yapılan vaftize karşı çıkmış, erişkin olduktan sonra (18 yaş) vaftiz olunması gerektiğine inandıklarını dillendirmeleri üzerine, Katolik kilisesinin öldürdüğü yüzlerce insan, onlarca gruptan bir tanesi de Amişlerdir. Avrupa’daki baskılara daha fazla dayanamayan Amişler gruplar halinde Amerika’ya gelmişlerdir.
Benim gidip gördüğüm yer ise, 1840 yılında Almanya’dan, Alman askerlerinin baskısına dayanamayıp, Amerika’da Wisconsin bölgesine gelen bir Amiş ailesinin çiftliğiydi. Bir kaç Amiş ailesi yola çıksa da, gemilerdeki salgın hastalıklar yüzünden tek bir aile Wisconsin bölgesine ulaşmıştır. Bu tek aile, günümüzde koca bir çiftliği büyütüp, daha sonra ise tek bir taşına bile dokunmadan çiftliği terk etmiştir. Gelelim detaylara.
Öncelikle şunu demem gerekiyor ki, özellikle Wisconsin bölgesine gidecekseniz kesinlikle Amiş göreceğim hevesine kapılmayın. Diğer bölgelerde görülmesi mümkün olsa da, konuşmanız mümkün olmuyor. Onlardan olmadığınız sürece kimse size yanaşmayacaktır. Çünkü kuralları çok katı.
Wisconsin’e gelen aile küçük bir ev ile başlayıp, kendi çabalarıyla büyük bir çiftliğe dönüştürmüşler. Bu çiftlikte okuldan tutun da, demirciye, hayvan yetiştiriciliğine kadar her şey mevcut. Aile genişledikçe, evi kuran anne-baba büyük evlerinin yanında küçük bir ev yapıp oraya yerleşiyor. Onun dışında yemeleri, yaşamları yine birlikte oluyor. Çiftlik içerisinde hiçbir şekilde teknolojik alet göremiyorsunuz. Tamamıyla kendi hazırladıkları aletler mevcut. Ulaşımlarını at arabası ile gerçekleştiriyorlar ancak atlarını aileden biri gibi görüyorlar ve bakımları çok iyi. Isıtma sistemini öyle bir hazırlamışlar ki, soba ile tüm evin içine borularla sıcaklık ulaştırılıyor. Ekmekleri, unları, aklınıza gelebilecek her şeyi kendileri hazırlıyorlar. Meyve kurutmak için bahçede güneşin altına özel bir düzenek hazırlamışlar. Bahçeleri böceklenmesin diye, ağaçlara ballar asılıyor ki tüm böcekleri toplasın, bunları da belli aralıklarla topluyorlar. En dikkatimi çekenlerden bir tanesi de, çamaşır yıkama yöntemleri. Yağmur sularını evin bodrumunda toplayacakları bir düzenek oluşturmuşlar. Bu düzenek ile bir üst kata suyu getiriyorlar ve çamaşırlarını yıkıyorlar. Çamaşırlar için su kaynatma kazanı ve yanına hemen hazırladıkları, çamaşırları sıkıcı bir makina da yapmışlar. Evin ve çiftliğin her yeri iş makinası gibi. Teknoloji olsa bu kadar sistemli ve düzenli çalışamazlardır. Bir diğer önem verdikleri alan eğitim. Günümüzde çocuklarını okula yolluyorlar ancak kendi kültürlerini ve öğretilerini almaları için hafta içi iki akşam kendi kurmuş oldukları okullara gönderiyorlar. Burada kültürlerinin yanı sıra, ana dilleri “Pennsylvania Dutch” yani İngilizce-Almanca karışımı bir dil eğitimi de veriyorlar. Bu okulda ödev verilmiyor, amaçları geleneklerini ve inançlarını yaşatmak. Hiç bir evde herhangi bir ülkenin bayrağını göremiyorsunuz. Bunun sebebi ise, savaşa inanmamaları ve kendilerini hiçbir yere ait görmemelerinden kaynaklanmaktadır.
Uzun yıllar bir kaç jenerasyon bu çiftlikte yaşadıktan sonra, kuyu sularından ciddi derecede zehirlenmeler neticesinde Amişler hayatını kaybetmeye başlıyor. Bunun üzerine Indiana’daki yetkililerin, aileyi rüzgar değirmeni kullanmaya ikna etmeye çalışması üzerine hiçbir şeylerini almadan çiftliği terk etmelerine neden oluyor. Hala çevrede bir kaç Amiş ailesi yaşasa da, kapalı yaşantılarından ötürü göremiyorsunuz. Ancak Wisconsin bölgesindeki çiftlikte bir günlüğüne Amiş hayatını içselleştirebiliyorsunuz. Çiftlik içinde gerçek Amişlerin yaptığı çeşitli şarküteri ürünleri, reçeller, vs bulmanız mümkün. Şahsen ben hayatımda katkı maddesiz, az şekerli böyle güzel bir incir reçeli yememiştim Ayrıca bir de Amişlerin hayatının anlatıldığı belirli günlerde oynayan, iyi tiyatrocuların yer aldığı, tiyatro sahnesi de mevcut. Bir kaç gün önceden yer ayırtmazsanız, yer bulmanız mümkün değil. Eğer ki, Amiş hayatını bir kaç gün boyunca yaşamak isterseniz Amerika’nın diğer yerlerinde konaklayabileceğiniz çiftlikler de mevcut. (Bu çiftlikleri Amişler işletmiyor, artık kullanılmayan, başka yerlere yerleşen Amişlerin devrettiği çiftlikler)
Çoğu insan, sadece kültürlerini korumak için Amişlerin olduğunu bilse de, aslında tamamen dinlerine uygun yaşamın ve emredilenin bu olduğunu düşündükleri için öyle bir hayat tarzı yaşıyorlar. Resim çektirmezler, aynaya bakmazlar, ibadetlerinin yaşam tarzları olduklarını düşünürler ve kurallarını asla yıkmazlar.
Kıyafetlerinde hiç bir şekilde düğme göremeyeceğiniz Amişlerin hayatını anlatanlar ise bu durumu şöyle ifade ediyor: Alman askerleri tarafından zulme uğrayan Amişler, askerlerinin bol düğmeli üniformalarına karşı sessiz bir protesto gerçekleştirmiş ve elbiselerinde düğmelere yer vermemişlerdir.
Tüm dünyadaki zulümlere karşı sessiz protestoların anlam kazanacağı ve yerine ulaşacağının duası ile. Her Şey Güzel Olacak.
*Amerika’da yaşayan İtalyan, Yahudiler ve kendilerinden daha az öneme sahip soylar. Günümüzde de büyük bir toplumda yaşayan farklı bir kültür grubuna ait kişileri nitelemek için kullanılmaktadır.