Toplum Boşluk Kabul Etmez

Doğa boşluk kabul etmez dendiğinde terminolojiye girenler olacaktır mutlaka. En temel fizik kuralını hatırlatırım onlara. “Madde olarak bildiğimiz her şey katı, sıvı bir ihtimal gaz olmak üzere 3 farklı şekilde doğadaki tüm boşlukları kaplar.” Lakin bu yazıda işin terminolojisinden yararlanıp sosyolojisine gözünüzü çevireceğiz.

Tüm sosyolojik grupların babası olan toplumun doğa gibi boşluk kabul etmeyeceğini söyleyebilir misin?

Doğa için geçerli bir boşluk yoksa toplumlar için olması pek mümkün değildir diyebilirim. Herhangi bir sosyolojik grupta oluşabilecek otorite eksikliği yahut yokluğu kısa süre içinde yeni otoritelerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Doğanın bir parçası olan toplumun boşluk kabul etmemesi bu açıdan bakıldığında kaçınılmaz oluyor.

Dernekler, sivil toplum kuruluşları, hükümetler, partiler, tarihte yer alan boylar, imparatorluklar, varlığını devam ettiren tüm devletler ortak paydalarda toplumun boşluklarını kapattılar/kapatıyorlar/kapatacaklar. Doğada yer alan maddenin 3 haline karşın toplumların farklı parametreleri ve fonksiyonları var. Ama maddeler gibi toplumlar da tepkimelere girmektedir. Toplumların tepkimelere girmesinde ve ortaya çıkan boşluklarla beraber sürekli evrilmesinde yatan temel neden nedir? İnsan cevabını vermek ne kadar doğru olur?

Doğa, toplum derken son cevabımızla beraber gelelim asıl niyetimize: “İnsan“. Doğada yahut toplumda yer alan boşluğun en tehlikeli hali bireyin tek başına sahip olduğu içsel boşluktur. Doğum anımızdan itibaren biz insanlar savaşta yer alan asker misali hayat mücadelesi veriyoruz. Türlü zorluklarla kimisi kolaylıklarla baş etmeye ve galip gelmeye çalışıyor. Zihin boşaldığında ve psikoloji kendiyle baş başa kaldığında içsel bir boşluk oluşuyor. Sürekli savaşma halinin bitmesi nereye götürür insanı: Şaşkınlığa!

İnsanın hayatla süregelen mücadelesi azaldıkça ve sıfıra yaklaştıkça kendiyle baş başa kalır. Hayatı tanımanın yerini kendiyle tanışmak alır. İnsan kendini tanıdıkça şaşırır, kızar, tuhaf olur. Kendiyle ilgili az bilgi sahibi olmuştur, hayatla mücadelede olduğu için. İnsan sürekli evrim halindedir. Doğar büyür gelişir. Bu üçgen bir sonraki nesillere yansır. Gelişmeyi bitirdiği yerden bir diğeri doğar büyür ve gelişir. Nesiller arası aktarım devam ederken toplumlar evrilir gelişir ve büyür. Toplumlar arası etkileşim ve aktarım da devam eder. Toplumların ait olduğu doğa tüm boşlukları kapatır böylece. Çünkü doğanın en küçük birimi olan insan sürekli olarak boşlukları kapatmaktadır zaten.

Okyanusun tamamını görmesen de içinde bir damla olduğunu hissedebilirsin.

Hem değerini bil hem kendini.

İlginizi Çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Sonraki yazı
YouTube Pazarlama Sırları
Önceki yazı
Bilgisayarınıza Bostan Korkuluğu Olacak 5 Antivirüs Programı