Blogunuzda Reklam Yayınlamamanız için Geçerli 13 Neden

Dilerseniz hadi önce işe blogcuların Amerikan Rüyası ile başlayalım… İnternete her gün yüzlerce yeni blog “Merhaba Dünya!” yazısıyla giriş yapıyor. Hepsinin kurucularının hedefiyse aynı; Amerikan Rüyasını yakalamak. Sabah kalkıp, bilgisayarınızın başına pijamalarınızla birlikte geçiyorsunuz ve ilk iş maillerinizi kontrol ederken dün gece size uyurken hesabınıza geçmiş olan paralarınızı kontrol ediyorsunuz. Düşünsenize! Dün gece uyurken bile para kazandınız daha ne olsun!

Şimdi, bu günkü gelirinizi ve hatta muhtemelen yarınki gelirinizi düşlerken bir de kendinize kahve hazırlamayı planlıyorsunuz. İş bu ya, ne tesadüf ki kahvenizi hazırlarken son model akıllı telefonunuza yeni bir bildirim daha geliyor ve bir başka reklam verenin daha ödeme yaptığını görüyorsunuz.

Siz de bir blogla yayın hayatına merhaba derken gerçekten bunların mı hayalini kuruyorsunuz? Üstelik, bir de tek reklam gelir kaynağınız sitenizin sağındaki ve solundaki reklamlar olacakken? Tamam o zaman fena halde yanılıyorsunuz ve düşündüğünüz Amerikan Rüyası sadece rüyadan başka bir şey değil. Neden mi?

Reklamlar Ciddi Bir Blogun Neden Gelir Kaynağı Olamaz?

Çok bir şey yapmanıza gerek yok. Eğer kafanızı biraz kaldırıp, gerçek dünyaya bakacak olursanız profesyonel olarak ciddi gelirler elde eden hiçbir blogun tek ve gerçek gelir kaynağının reklam olmadığını hemen fark edebilirsiniz. Canlı örneklerine buradan değinmek istemiyorum çünkü sizin takip ettiğiniz bloglarla benimkiler tamamen farklı olabilir. Kendiniz deneyin ve ilgi alanınızdaki sektörün lider bloglarının nasıl ciddi paraları tokatladığını bir düşünün…

İşin aslı şu ki; WordPress üzerine temellendirerek kurduğunuz bir blogtan biraz da iki üç içerik hazırlama püf noktasıyla ciddi paralar kazanmanızın imkanı yok. Ne var ki, söz konusu olan Türkiye’deki internet girişimcileri olunca herkesin kafası buna odaklanmış durumda.

Şöyle bir düşünün; artık her 10 kullanıcıdan en az 8’i reklam engelleme servisi kullanıyor. Diyelim ki, en popüler reklam ağı olan Google AdSense’ı kullanacaksınız. Sitenize günlük 1000 kişi girse bile bunlardan sadece 200’ü reklamınızı görecek. Bu 200 kişiden 5 kişi reklamınıza tıkladığındaysa tahmini olarak kazancınız en iyi ihtimalle 3,50 TL olacaktır.

Şimdi tekrardan bir bakalım, tüm bunları yaparak ve sitemizin orasını burasını reklamlarla doldurarak gerçekten istediğimiz rüyayı yaşama imkanımız var mı? Hiç sanmıyorum… Çünkü bundan daha fazlası var. Mesela, sitenizde reklam yayınlamanızın hiçte mantıklı olmayan 13 geçerli nedeni gibi;

#1. Reklamlardan Kazanmak Hızlı Değildir

Bizim geleneksel olarak yapımızda tezcanlılık var. Kim ne derse desin, blogumuzu yayına aldıktan birkaç gün sonra yaptıklarımızın karşılığını almaya başlamak istiyoruz. Lakin blog ve reklam dünyası böyle bir şey değil.Tıpkı yukarda da örneğini verdiğimiz gibi, sadece reklamlardan kazanmanız için gerçekten çok ciddi trafiğe sahip olmanız lazım.

Yoksa 2.000 – 3.000 tekil bloglarla en fazla kazandığınız paranız kira masraflarınızı çıkartabilir. Yalnız evdeki doğalgaz borularını kemirmek ideallerinizin arasında yoksa reklamların size istediğinizi vermesi pek olası şey değil.

#2. Reklamlar Dikkat Dağıtır

Bir blogun en önemli hedefi trafik kazanmak değil, sadık trafik kazanmaktır. Reklamlarsa bunun önündeki en önemli engellerden biri. Kullanıcılarınızın dikkatini çekmek için önce bin dereden su getiriyorsunuz. Sonra bir anda oraya da reklam, buraya da reklam hatta şuraya da reklam derken içeriğin en can alıcı noktalarını reklamlarla dolduruyorsunuz.

Kabul edelim, reklamlar kullanıcıların görmek istemediği ve hatta dikkatini dağıtmak için yaratılmış tablolardan ibaretler. Siz de bunları kullanıcılarınıza sunarak sadece dikkatlerin yönünü değiştiriyorsunuz hepsi bu.

#3. Reklamlar Geri Dönüşüm Katilidir

Kullanıcılarınızı sitenin içinde tutmak için belki milyonlarca farklı şey yapıyorsunuz, sonra da onlara reklamları sunarak sitenizden saniyeler içerisinde çıkıp gitmeleri için oldukça kuvvetli nedenler sunuyorsunuz. Hatta bundan üstüne üstlük bir de keyif alıyorsunuz. Bu işte sizce de bir gariplik yok mu? Eğer reklamlar kullanıcıların bu kadar çok dikkatini çekmeyi başaracaksa sizin geri dönüşümleriniz ne olacak?

#4. Hedeften Şaşıyorsunuz

Blogların açılmasının arındaki temel amacın para olduğunu pek sanmıyorum. Aslında öncelik olarak birçok blog yazarının hedefi kendince bir kitle oluşturmak. Yine de ne var ki, para hırsı ve reklamın baş döndürücü güzelliği bizi bu hedeften şaşırtabiliyor.

Önce kitle elde etmek için her şeyimizi ortaya döküyoruz ondan sonra da “Yok ya, para yoksa ne yapayım kitleyi?” Diyerek elde ettiğimiz kitleyi yine kendi elimizle sonsuzluğa doğru uğurluyoruz.

#5. Yılışık ve Para Meraklısı Gösteriyor

Acı ama gerçek, bloglarınızda yayınladığınız reklamlar sizi hem yılışık hem de para meraklısı gösteriyor. İçeriğin yanına yönüne her tarafı reklamlarla dolmuş olan bir blogun sizinle tanıştığı gibi ilk saniyeden size bir şey satmaya çalışan ucuz ve tekniksiz satıcılardan bir farkı yok.

Gerçek dünyaya dönün, böyle bir satıcıyla tanışsanız ve ilk saniyeden size bir şeyler satmaya çalıştığını deneyimleseniz ne düşünürdünüz? Tepkiniz ne olurdu? Tamam, sanırım şimdi doğru yolda ilerliyoruz.

#6. Patron Artık Siz Değilsiniz!

Blogunuzda reklam yayınlamaya başladığınız andan beri aslında artık siz patron değilsiniz. Bir zamanlar bu blog tamamen sizindi ve istediğiniz her şeyi yapma konusunda tamamen özgürdünüz ancak artık o kadar özgür değilsiniz.

Mesela Google AdSense kullandığınızı düşünelim… AdSense size bunu yapmayacaksın, şunu yapmayacaksın, bunu yapacaksın, bak bunları zaten yapmazsan olmaz diyor. Siz de daha çok kazanmak için bir nevi onun isteklerini yerine getirmeye çalışıyor ve kendi söz hakkınızdan feragat ediyorsunuz.

#7. Reklamlar Sadece Okurların Değil, Senin de Dikkatini Dağıtıyor

Reklam için önce bir hesap oluşturuyoruz, sonra bu oluşturduğumuz hesaptan aldığımız kodları sitemize yerleştiriyoruz. Bu sahneye kadar her şey çok güzel ama bundan sonrası için aynı şeyi söylemek ne yazık ki pek mümkün değil.

Şimdi, insanların reklamlarınıza neden daha az tıkladığını öğrenmeniz, tıklama oranlarını nasıl artıracağınızı bulmanız gerekiyor. Yani artık zamanınızın neredeyse yarısını da reklamlardan elde edeceğiniz geri dönüşümü arttırmak için kullanacaksınız. Bu arada tabii blogunuza vereceğiniz ilgi ve değer de yarı yarıya düşmüş olacak öyle bir şey var.

#8. Saygınlığınızı Riske Atıyor

Öyle veya böyle bir şekilde blogunuzda bir ürünün veya hizmetin reklamını yapıyorsunuz. Dahası muhtemelen bu ürün veya servis sizin kullandığınız denediğiniz bir şey değil. Tüm bunlara rağmen onların reklamını yapıyorsunuz çünkü karşılığında para alıyorsunuz.

O reklamlardaki firma sizin bir okurunuza düşük kaliteli ürün ya da servis sunduğu vakit bunun sorumluluğu tek başına o firmaya ait olmayacak. Çünkü o adam sizin okurunuzdu ve sizin blogunuz aracılığıyla o reklama erişmişti. Hadi şimdi çıkın bakalım işin içinden!

#9. Blog Reklamları Sitenizin Tasarımını Bozuyor

Doğal yerleşim filan hadi neyse de, daha çok tıklama alacak diye tasarımını alıp yerlerden yere vuran blogculara ne demek lazım peki? Sitenizin aslında belki çok kaliteli bir tasarımı var ama bu tasarımın üzerine gökkuşağı gibi karma karışık reklamlar girdiği anda tasarımınızın da haliyle karizması sarsılıyor.

#10. Blogunuzu Yavaşlatıyor!

Evet! Blogunuzda yayınladığınız her bir reklam blogunuzu bir parça yavaşlatıyor. Buna hele bir de Google AdSense gibi ağır reklamların döndüğü yayın ağlarını ekleyip de düşünecek olursak hiç sormayın gitsin. Neden kullanıcılarınıza blogunuzu terk etmesi için bu kadar çok neden sunmaya bayılıyorsunuz ki?

#11. Birkaç Kuruş için Kullanıcı Kaybediyorsunuz

Gerçekçi olalım, bu kadar çok reklama düştüğünüze göre muhtemelen hedeflediğiniz kazançtan da fersahlarca uzaktasınız demektir. Peki, tüm bu reklamlar size hala istediğinizi sunamıyorsa, birkaç kuruş fazladan kazanmak için kullanıcılarınızı kaybetmek ne kadar mantıklı olabilir?

#12. Saçmalama Özgürlüğünüz Kayboluyor

Bir bloga can veriyor olmanın belki en güzel yanlarından biri de, sahip olduğunuz sınırsız saçmalama özgürlüğüdür. Ne var ki, aldığınız reklamlarla birlikte bir sorumluluğu da üstlenmiş oluyorsunuz. Sonuç olarak artık istediğiniz gibi saçmalayamazsınız. Diyelim ki saçmalamaya başladınız, reklam verenleri ileri gittiğinizde sizi dürter geri kaldığınızda sürter.

#13. Amatör Görünüyorsunuz

Acı ama gerçek! Blogunuzun dört bir yanında bu reklamlar varken profesyonel görünmek pek olası değil. Çünkü profesyoneller bunlar yerine daha farklı stratejiler üzerinden devam ederek para kazanmayı düşünüyor. Siz de profesyonellerin yaptığını sandığı şeyi taklit edip amatör görünüyorsunuz.

Reklam Olmazsa Nasıl Kazanacağız?

Blog dünyasında reklamın iki farklı türü vardır; okurlarına satmak ve okurlarını satmak. Yukarıda bahsettiğimiz 13. Negatif etkinin tümü tamamen okurlarını satmakla alakalıydı. Profesyonel ve ciddi blogcular mı? Onlar okurlarını satmak yerine okurlarına satma tarafında yer alıyorlar. Nasıl mı?

  • Kendileri bir servis sunuyor: Sosyal medya konuları üzerine yazan bir blogcunun sosyal medya eğitimi satmaya çalışmasından daha doğal ne olabilir? Bu adam bu eğitimi satarak hem kendi ilgi alanının kalbini 12’den vurur hem de profesyonelliği dallandırıp, budaklandırma şansına erişir. Değil mi ama?
  • Kitlesine sunabilecek bir ürün geliştiriyor: Bu bir e-kitap, eğitim seti, kahve kupası, konferans bileti veya benzeri bir aksesuar olabilir. Önemli olan bu blogun kitleye sunduğu şeyin faydalı olması ve reklamlardan en az 10 kat daha ikna edici olması. Hem reklam engelleyicilerin durumunu da göz önüne alacak olursak bu son derece makul bir yol gibi duruyor.
  • Başkalarınınkini satmak: Her zaman kendine ait bir ürün veya hizmet olmak zorunda değil. Bazen başkalarının oluşturduğu hizmet veya ürünleri de satmak çok akıllıca bir strateji olabilir. Olamaz mı?

Bunun gibi yaratıcılığınıza kalmış ve gerçekten çok daha kısa sürede reklamlarınızdan daha çok gelir elde edebileceğiniz onlarca yöntem bulunuyor. Biraz da bu işe gönüllüyseniz tamamdır, artık siz de reklamların sahteliğinden kurtulup kullanıcılarınıza ve kitleye gerçek değeri satabilirsiniz!

İlginizi Çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Sonraki yazı
Ürün Dirier WhatsApp Röportajı #kargayakonuş
Önceki yazı
2016 Yılında Çok Okunan Yazar: “Sabahattin Ali”